13 Haziran 2011 Pazartesi

Kendimi seviyorum, oyleyse ahimsa


Gecen hafta harika bir calismadaydim. Burada neler yasadigimi, neler oldugunu anlatamam ama kendimle ilgili yine, yeniden bircok sey farkettim ve sifalandirdim. Calismanin verdigi huzur ve hemen arkasindan gelen secimler beni ahimsa - siddet uygulamama hakkinda uzun uzun dusundurdu. Bu cok fazla uzerinde dusundugum bir konu ama bu sefer farkliydi. Ben butun haftasonu dunya umrumda degil hafifliginde gezerken memleket secim stresinden patlamak uzereydi.

Patanjali'nin sekiz koldan olusan ashtanga yogasinda ilk kol yama - sosyal disiplindir. Bunlar toplum icerisinde nasil davranmamiz gerektigine yonelik tavsiyeler butunudur. Patanjali'nin yoga sutralari hakkinda tartistigimizda bazi noktalar bircok insana uygulamasi zor geliyor. Bazilari uzerinde ise herkes hemfikir. Iste ahimsa da bunlardan biri. Siddetsizlik, siddet uygulamama olarak tercume edebilecegimiz ahimsa butun canlilara karsi nasil davranmamiz gerektigini anlatiyor.

Siddetsizlik deyince hepimizin aklina ilk olarak baska bir canliyi yaralamamak, oldurmemek geliyor. Bu kisimda zaten artik soyleyecek fazla birsey yok. Insanlarin bir kismi bu bilince dogru hizla ilerlerken bir kismi hala keyif icin sokak kopeklerine iskence ediyor, evde karisini, cocugunu dovuyor. Bu da maalesef bu gercekligin bir parcasi. Bunu onaylamasak da kabul ediyoruz.

Bir baska yonu ise sozel siddet. Bunun da ahimsa'da yeri yok. Hayatinizda kimseye elinizi kaldirmamis olmaniz kimseye siddet uygulamadiginiz anlamina gelmiyor. Birini sozle taciz etmek de, sozle dovmek de mumkun. Bunun yarattigi duygusal aci fiziksel acidan az degil. Bu da isin bir baska yonu.

Benim bu aralar asil ustunde dusundugum, ustunde calistigim kisim ise dusuncelerimizdeki siddet. Hoslanmadigimiz birine karsi olusturdugumuz negatif dusunceler basta olmak uzere kendimize yakin hissetmedigimiz herseye karsi zihnimizde yaptigimiz saldirilar. Saldiri halindeki bir zihin huzurdan ne kadar uzak, ne kadar mutsuz. O yuzden bu koca sehirde yiginlar her an birbirinin ustune atlamaya hazir bir halde dolasiyor. Kimse birbirine gulumsemiyor, kimse kimseye trafikte yol vermiyor. Birisi dusuncesini beyan ettiginde ona katilmayanlar onu bu ulkeden kovmakla, ona zarar vermekle tehdit ediyor.

Baskalarina uyguladigimiz siddetin disinda bir de kendimize uyguladigimiz siddet var ki bence zaten o butun siddetin kaynagi. Kendimizi yeterince sevmiyoruz, kendimize karsi sefkatli degiliz, kendimizi tam olarak kucaklayamiyoruz ki cevremizdekileri kucaklayalim. Kendimizi bu kadar degersiz gorurken nasil bilebiliriz ki hepimizin bir oldugunu. Ortada kimseler yokken kendi kosemize cekildigimizde basliyoruz kendimizi dovmeye; kiloluyum, yeterince iyi degilim, yine hata yaptim, yine beceremedim. Hepimiz hata yapiyoruz, hata yaparak ogreniyoruz. Bu agzimiza sakiz olmus ama pratikte hata yaptigimizda kendimizi affetmiyoruz. Geceler boyu uykusuz kaliyoruz yaptiklarimizi dusunerek. Her gece tekrar tekrar kendimizi olduruyoruz, sabah bir parcamiz eksilmis olarak uyaniyoruz o aksam biraz daha olmek icin.
Ilk olarak kendimize uyguladigimiz siddeti birakmaliyiz. Once kendimize karsi hosgorulu, sevecen olmaliyiz, once kendimizle eglenmeliyiz. Iste ondan sonra kalbimizden yayilan sicaklik buyuyecek ve baskasi sandigimiz ama aslinda bizden baskasi olmayan ruhlara yayilip hepimizi isitacak. O noktada kim kime oy vermis, kime kime ne demis hicbir onemi kalmayacak. Farkedecegiz ki hepimiz ayni kaynagin farkli tezahurleri olarak ayni kaynaga yuruyoruz. Kendimizi sevdikten sonra siddet de kalmayacak.

Ilk defa bu haftasonu gercekten inanarak ve hissederek sunu soyledim kendime; elimden gelenin en iyisini yaptim. Size de tavsiye ederim, kendinizi cok hafif hissedeceksiniz ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder