24 Nisan 2012 Salı

Dogumum, en buyuk travmam



Haftasonu cok ozel bir meditasyon calismasina katildim, hayatim degisti. Bilincaltimin en karanlik dehlizlerine dogru bir yolculuktu bu. En derine gomulu, bu dunyadaki daha ilk nefesimde beni bir omur icin yaralayan, orada oldugunu hep hissettigim ama adini koyabilecek kadar hatirlamadigim, kendimi bu sinsi, yapis yapis endiseden ozgur kilmaya niyet etmemle bana kendini gosteren travmam, dogumum cikti karsima. 


Dogum kanalinda ilerlerken basimin sikismasiyla arada kalmam. Dokuz aydir kosulsuz, sinirsiz bir sevgi denizinde sonsuz mutlulukla yuzdugum yuvaya, rahme geri donemeyecegimin caresizligi ama ileriye dogru gidememenin paniginde kalakalan, korkuyla kaskati kesilen ben. Ilk defa birseyi basaramayacagimin endisesi. Nice caba sonrasinda ilerleyip dunyaya geldikten sonra o soguk odada annemin kucagina gitmek icin debelenirken anneme verilmeyisimle ilk defa tattigim ve bundan dort sene oncesine kadar yakami birakmamis olan yalnizlik hissim. Ilk defa bana kendini gosteren terkedildigim, degersiz oldugum hissi. O ana geri donusumle gozlerimden bosalan yaslar ve dogdugu dakikalarin 32 yasiyla birlestigi iki ani ayni anda yasayarak sabaha kadar anne diye aglayan ben. 32 yil sonra annesini yeniden kesfeden, kendisini annesinin kucagina birakan ben. 32 yil boyunca hayatimi etkileyen, her kendimden suphe duymamin arkasindaki o birkac saate geri donen ben. Bebek haliyle annesinin gogsune geri donup meme emen ve annesinin kokusunun burnunu doldurdugu, teninin tenine degdigi ani yeniden yaratip 32 yasinda annesine tekrar asik olan ben. Annemin rahmindeyken ondan gelen sinirsiz sevgiyle sarhos olan ben. Yillar yili bilinc altimda farkinda olmadan beni terkettigi icin anneme ofkeliymisim megersem. Herkese sarilarak kendini gosteren fiziksel temas acligim bundanmis. O ana tekrar tekrar donup anneme sarildim, anneme sarilarak sabaha kadar agladim. Her sarilisimda biraz daha sifalandim. Ne sansliyim ki dogum travmami sifalandirdim. Bu sifayla yeniden dogdum, hem de bu sefer travmasiz. Sanki yeniden yurumeyi ogreniyorum, herseyi ilk defa goruyorum. Artik kendimi guvende hissediyorum.


Neden bir bebek dogar dogmaz annenin kucagina verilmez ki... Neden bir bebek o an tek ihtiyaci annenin kucaginda olmakken annenin elinden alinir ki... Modern tibbin insan ruhunu yaraladigi an. Hersey olculemiyor, testlerle gorunmuyor. Sizin gorememeniz onun orda olmadigi anlamina gelmiyor. Haftasonundan beri her an yeni birsey hatirliyorum, yasadiklarim yeni yeni oturuyor. Bu sabah bu video cikti karsima, gozyaslarima yine engel olamadim. Umarim siz de seversiniz.

12 Nisan 2012 Perşembe

Cok sukur yavrum



Ne kadar cok seye sahipsiniz farkinda misiniz? Yoksa siz de sahip olduklarina degil sahip olamadiklarina odaklananlardan misiniz? Hep elinde olmayanlara bakip uzulen, o yuzden de her zaman kendini eksik, mutsuz hissedenlerden.

Kucukken buyuklere nasilsiniz diye sordugumda genelde "Cok sukur yavrum, iyiyim." derlerdi. Ordaki sukur benim icin iyiyim cevabina ilistirilmis, ezberlenmis, ici bos bir kaliptan ibaretti. Sanki cok sukur demeden iyiyim demek ayipmis gibi. YIllar sonra anladim anlamini, yansittigi hayat gorusunu, tevazuyu ve pozitif durusu. Simdi geriye donup bana bu cevabi veren butun buyukleri sarip sarmalamak istiyorum. Belki de bu yuzdendir cevaplarimda artik anneannemden daha cok sukur kelimesini kullanmam :)

Bugun bir degisiklik yapip gune sizi mutlu eden, sahip oldugunuz seyler icin sukrederek baslamaya ne dersiniz?

Ben bu guzel bahar sabahina uyanabildigim ve saglikli oldugum icin sukrediyorum. Benimle sahilde ders yapmak isteyecek kadar hayat dolu arkadaslarim oldugu icin sukrediyorum. Yine gunes yuzumu yalarken cimenlerin uzerinde, denize karsi ders yapacagim icin sukrediyorum. Aksami sevdigim arkadaslarimla gecirecegim icin sukrediyorum. Evde ordan oraya kosturan kedilerim icin sukrediyorum. Benimle hayati paylasmayi secen ve hayatimi guzellestiren "O"nun icin sukrediyorum. Kardesim, ailem icin sukrediyorum. Sevdigim seyi is olarak yapabildigim icin sukrediyorum. Belki de en onemlisi kendime hata yapabilme izni tanidigim, her an ogrendigim ve buyudugum, sevgide kalabildigim icin sukrediyorum.

Siz nelere sukrediyorsunuz?

11 Nisan 2012 Çarşamba

Bahara merhaba

Dergi Bursa'da cikan yazim...

İşte yine bahar bütün sihriyle, dinamizmiyle kapımızda. Doğanın soğuk, ıslak, karanlık kış mevsiminden çıkıp bahara girmesiyle beraber toprak ısınıyor, çiçekler açıp güneşe doğru uzanmaya başlıyor, yaşam hızlanıyor. Doğanın bu kadar pürüzsüz, akıcı yaptığı geçişi maalesef biz insanlar bu kadar kolay yapamıyoruz. Özellikle de doğayla bağlantımız zayıfladıkça kıştan bahara geçerken çok zorlanıyoruz. Üzerimize bir ağırlık çöküyor, tembelleşiyoruz. Oysa yogik ve ayurvedik prensipleri takip ederek havaların ısınmasıyla beraber uyanan, canlanan doğayla birlikte yeniden doğabiliriz biz de.

Ayurveda sanskritçede ayu (yaşam) ve veda (bilim, sanat) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir ve yaşam sanatı demektir. Eski hint metinleri vedalarda görülen ayurveda yogayla beraber uygulanması tavsiye edilen yoganın kardeş bilimidir ve yogik öğretileri tamamlar. Temel amacı kişinin ruhsal ve fiziksel sağlığını denge haline getirmektir. Ayurvedaya göre evrende beş temel element (boşluk, hava, ateş, su, toprak) vardır ve bu temel elementlerin birbirleriyle ilişkisine göre temel enerji grupları ortaya çıkar. Bu temel enerji grupları dosha olarak adlandırılır ve üç adettir; vata, pitta ve kapha. İnsanların doğumla gelen ve yaşamboyu değişmeyen temel yapısı bu doshalarla ifade edilir. Ayurveda insanlar gibi günü ve mevsimleri de doshalarla ifade ederek birbirinden ayırır. Günün değişik zamanları ve mevsimlerin insanları farklı şekillerde etkilediğini savunur. Bireylerin temel yapılarıyla günün farklı bölümlerini, farklı mevsimleri ilişkilendirip farklı diyetler tavsiye eder. Burada amaç kişilerin doğayla uyumunu sağlayıp sağlık hallerini dengelemektir.

Sağlıklı ve keyifli bir ilkbahar geçirebilmek için kapha doshasını dengelemek gerekir. Kapha toprak ve su elementlerini simgeler ve bedenin bunlarla olan ilişkisini düzenler. Eklemlerin kayganlığını; sinüsler, akciğerler ve mide gibi hassas dokuları korumak için mukus salgılanmasını sağlar. Aynı zamanda kasların kuvvet ve esnekliğini de belirler. Bedenimizde kapha dengede olduğunda kendimizi güçlü, kararlı ve dayanıklı hissederiz. Bedenimizdeki kapha dengesi bozulduğunda kendimizi yorgun, zihinsel olarak donuk ve depresif hissederiz. Özellikle bahar aylarında kaphayı dengelemek çok önemlidir çünkü kış ayları boyunca bedenimizde kapha birikir. Bu nedenledir kış aylarında daha çok evde oturmamız, daha çok yememiz ve daha çok uyumamız. Baharla beraber bedenimizdeki fazla kaphayı atmamız gerekir.

Bunun en iyi yolu bedenimizde prananın (yaşam enerjisinin) rahatça dolaşabilmesi için çeşitli yoga hareketleriyle, duruşlarıyla alan açmak ve bu alanı doldurmak için pranayama (yogik nefes çalışması) yapmaktır. Eğer yoga yapmıyorsanız, ama hep aklınızın bir köşesinde yogaya başlamak vardıysa belki de bu ilkbahar ilk adımı atmak için iyi bir zamandır. Deneyimli bir eğitmenle beraber düzenli olarak yoga duruşlarını ve nefes çalışmalarını uyguladığınızda bedeninizdeki blokajlar kalkacak ve açılan boşluklarda daha fazla hayat enerjisi prana dolaşacaktır. Özellikle ilk başlarda belki yoga matınızın üzerine çıkmamak için kendinize bahaneler üreteceksiniz, hareket etmemek daha cazip gelecek. Eğer çalışmanıza sadık kalır ve pratiğinizi aksatmazsanız ödüllerini de alacaksınız.

Hiç kuşkusuz kozadan çıkan bir kelebek gibi baharda yeniden doğmak, dönüşmek için bu egzersizleri uygun bir diyetle desteklemek gerekiyor. Bu mevsimde kaphayı yükselten süt ürünlerinden, buzlu ve soğuk içeceklerden ya da yemeklerden, kızarmış, yağlı yemeklerden uzak durmaya çalışın ya da bunların tüketimini azaltmayı deneyin. Sofranıza daha çok doğal, hafif ve sindirimi kolay yiyecekler koymayı hedefleyin. Yeme alışkanlıklarınızı kontrol edin ve işlenmiş besinleri hayatınızdan çıkarmaya çalışın. Düzenli aralıklarla yemek yiyin, bu bedendeki sindirimi kolaylaştıran ve ayurvedada agni olarak adlandırılan sindirim ateşini hızlandırmaya da yardımcı oluyor. Bırakın bu bahar hayatınızı değiştirme, kendinizi dönüştürme, yeniden doğma zamanı olsun sizin için.

En önemlisi de doğayla bağlantınızı canlandırmaya çalışın. Güneşli günlerde dışarı çıkın ve gözlerinizi kapayarak güneşe karşı oturup derin nefesler alın. Ağaçlara dokunun, kendini daha sık göstermeye başlayan güneşle beraber hareketlenen hayvanları izleyin. Bedeninizin canlandığını, sizi çevreleyen doğanın bir parçası olduğunuzu hissetmeye çalışın. Doğayla, toprakla bağlantınızı hatırlayın. Betonların içinde bir yaşamı seçmiş olsak da hala toprak ananın bir parçasıyız. Bunu hatırlayın ve size sunulanlar için teşekkür edin. Şehrin temposuna yenik düşmeden bir adım atın ve kendi ritminizi yavaşlatın. Sadeleşin ve sadece ruhunuzu ve bedeninizi canlandıran, besleyen şeyleri hayatınızda tutun, artık size hizmet etmeyenleri serbest bırakın. Çevrenizdeki o muhteşem, ahenkli değişimi takdir edecek zamanı yaratın kendinize ve bu dönüşüm sizin kendi dönüşümünüz için ilham olsun size, enerjinizi ve ışığınızı yükseltsin. Baharla beraber uyanın, yeniden doğun kendinize.