26 Temmuz 2011 Salı

Bir Istanbul kacamagi


Dun gece Nisantasi'ndaki dersim 21.30'a dogru bitti. Butun gunun yorgunlugunu benim de derse katilanlarla beraber uzerimden attigim guzel bir shavasanayla biten keyifli bir dersti. Kopruye girerken bir kez daha muhtesem Istanbul manzarasi buyuledi beni. Sehrin isiklari isil isil, kendi kosturmacasi icinde guzelliginden odun vermeyen Istanbul. Koprunun ustundeki tatli esintinin etkisiyle gozlerimi kapadim ve zaman zaman koprunun ustunden gecerken beni yakalayan ayni his yine cikiverdi ortaya; bu ruzgari alsam kanatlarimin altina ve ucsam suracikta. Dolmusun acik penceresinden suzulup bogazin ustunde geziniverdim kanatlarimla, Ortakoy'den Beylerbeyi'ne, bir kiyidan digerine. Denize degdi ayaklarim, sonra tekrar yukseldim. Istanbul'la kucuk bir kacamak kimseler gormeden, gecenin isiklarinin arasinda, kanatlarimin altinda ruzgar, saclarimin arasinda yildizlar. Sehrin karmasasina inat, olabildigince ozgur, olabildigince hafif.

Aklima daha o gun oglen can dostlarimdan biriyle yaptigim konusma geldi. Dondugumuzden beri Istanbul'da ne kadar yoruldugum, insanlarin ne kadar gergin ve asabi oldugu, bir yerden bir yere gitmenin ne kadar zor oldugu, Isvicre'de olmayi ozledigim gibi beyanatlar. Koprunun ustundeki o "an"i dunyanin baska hicbir yerinde yasamadigimi farkettim. Hep uctugum, kanatlarimin ciktigi o "an"lar Istanbul'da. Belki de bu ucma istegi beni hep geri cagiran.

"Bu sehirde sakin kalmak mumkun degil"e katilmiyorum. Bu sehirde sakin kalmak mumkun. Istanbul kendi kurallari olan cok asik oldugumuz bir sevgili gibi. Her daim kalbimizde, aklimizda. Onsuz olmuyor, cok ozleniyor. Ona teslim oldugunda daha sefkatli, onunla kavga ettiginde daha acimasiz. Gozlerimi kapatip kendimi Istanbul'un sevecen, sefkatli kollarina birakmak istiyorum. O benimle ne yapacagini bilir. Sevgililer arasindaki kucuk tartismalarsa guzel bir shavasana nin cozemeyecegi birsey degil ;)

15 Temmuz 2011 Cuma

Yogaya sukurler olsun


Olmuyor, plan yaparak olmuyor. Neyi hangi gun yapacagini en optimum sekilde planliyorsun ve senin disindaki etmenler (zaten hep oyle olur) nedeniyle planlar aksiyor. Benim gibi zaman konusunda hassas biri icin bu gecikmeler, aksamalar biraz (simdi biraz, eskiden cok fazlaydi :)) tatsiz olabiliyor. Ozellikle ev tasima esnasinda bu aksakliklar o kadar cok oluyor ki ya derin nefes alip gune devam edeceksin, guleceksin ya da sinir krizi gecirip saga sola bagirmaya baslayaksin.

Bugun yine buna benzer bir dizi olay ust uste geldi. Eve perde takmaya gelen adamin kullanacagi matkap icin uzatma kablosunu benden istemesi, bende olmadigi icin disari cikip aramasi, sonra getirdigi malzeme uygun olmadigi icin bir kez daha disari cikmasi da degil bahsettigim. Binbir ugras sonrasi bugun icin evimizin temizligine yardim edecek birini ayarladiktan sonra bu sabah sularin kesilmesinden bahsediyorum. Bundan daha iyi ayarlanmis bir tesaduf (!!!) olabilir mi? Biraz tadim kacti, cok kritik bir noktaya geldim. Akmayan cesmeye bakarken bir tercih yapmam gerektigini farkettim. Ilk tercih bagirmak, sinirlenmek, aglamak, delirmek (bircogumuzun farkinda olmadan sectigimiz bu oluyor genelde) ya da derin nefes alip elimden birsey gelmeyecegini farkederek oturmak. Neticede kesik suyu akitacak bir super gucum yok, varsa da ben farkinda degilim.

Ilk kaliba dusecek gibi oldugumda aklima derslerde hep soyledigim birsey geldi "Durusa teslim olun, durusla kavga etmeyin. Birakin bedeniniz durusa girsin. Zorlamayin, girebildigi kadar, esneyebildigi kadar esnesin." Gulmeye basladim tabi ki :) Yoga duruslari, dersleri de ayni hayatin kendisi gibi. Bedenin hazir degilken itersen, zorlarsan, ideal(!) durusu yakalamaya calisirsan kendini sakatlayabilirsin. Burda yine bir ince cizgi var tabi ki :) Bazen de durus zorlayici oluyor ama gelistirici bir zorlayicilik bu, sakatlayici degil. Beden ikisinin arasindaki farki biliyor zaten. Biz de bu zorlayici duruslar hemen bitsin istiyoruz, ofkelendiriyor bizi hissettigimiz zorlanma duygusu, hemen gecsin de bildigimiz, rahat oldugumuz duruslar gelsin istiyoruz. Ayni tavri hayatta da surduruyoruz. Zorlandigimiz anlar hemen gecsin, mutlu oldugumuz anlara gelelim. O bizi zorlayan yoga duruslarina zaman icinde beden, zihin alisiyor ve o duruslar artik bizi zorlamiyor. Boylece bir kademe daha ileri gidiyoruz. Hayatta da boyle zorlugun icinden gecerek bir kademe ileri gidiyoruz. Zorluklar her zaman var, olacak da. Onemli olan o zorluk karsisinda nasil tepki verdigimiz. Her zorluk karsisinda ofkelenip kendi frekansimizi dusurmek de bu zorlugun da digerleri gibi gececegini ve sonunda hicbir zorlugun kalmayacagini aklimizda tutarak sakin kalmak da birer secim. Hayatimiza yaptigimiz secimler yon veriyor. Yaptigimiz en ufacik secim bile bir yerleri etkiliyor.

Ben bu sabah sakin kalip sularin gelmesini beklemeyi sectim. Yarim saat sonra sular geldi ve evimiz planladigim gibi temizlendi :)) Hindularin en sevdigi tanrilardan biri olan ve her turlu guclugun ustesinden gelmeye yardim eden Ganesha, yeni baslangiclari ve aydinlanmayi simgeleyen lotus cicekleriyle beraber temiz temiz salonumuzda yerini aldi :) Bana sabri ve teslimiyeti ogreten yogaya sukranlarimi sunuyorum. Hari Om :)