16 Aralık 2009 Çarşamba

Fibrozit / Fibromiyalji ve Masaj

Hani özellikle boynumuzun altında, scapulalarımızın (kürek kemiği) iç kısmına doğru sertleşmiş, dokunulduğunda acıyan, her yakaladığımız arkadaşımıza ovdurduğumuz, omzumuzu hareket ettirdiğimizde katır, kutur sesler çıkaran kulunç dediğimiz şeyler var ya; işte onlara tıp dilinde fibrositis deniyor. Fibrositis vücudun fibröz bağ dokularının iltihabıdır. Genellikle boyun ve sırt bölgesinde ağrılarla karşımıza çıkar ama aslında kasın olduğu her yerde bulunabilir. İnsanın hayat kalitesini düşüren, sürekli bir ağrıyla yaşamasına sebep olan sevimsiz bir durumdur. Boyunda omurların etrafındaki kaslarda görüldüğünde migren tipi baş ağrılarına bile sebep olur. Maalesef fibrositis bir bölgeye yerleştiğinde ondan tamamen kurtulmak mümkün değildir. Sadece ağrıyı ortadan kaldırmak mümkündür ki zaten fibrositis de sebep olduğu ağrı dışında vücuda bir zarar vermez, sağlığı tehdit edici bir yönü yoktur. O ağrılı durumu tetiklememek için ya da o ağrıdan kurtulmak için kullanılabilecek en etkili yöntem masaj. Masajla o bölgenin kan dolaşımı artırılacak, lenf drenajinin artmasiyla toksinler vücuttan uzaklaştırılacak, o bölgedeki kaslar beslenecek, atık maddeler kastan uzaklaştırılacak ve kas daha sağlıklı hale gelecektir. Bu da ağrıların ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Şunu unutmamakta fayda var; tek masaj seansı sizi sadece bir süre rahatlatır, ciddi fibrositis ağrıları çekiyorsanız düzenli olarak masaj yaptırmanız gerekiyor. Ayrıca terli kıyafetlerinizi hemen değiştirmeniz, rüzgarlı ortamlarda sorunlu bölgenizi korumanız ve ordaki kan dolaşımını artıracak sporlara başlamanız da kendiniz için yapabileceğiniz birkaç basit ama etkili şey.

Fibromiyaljiyse nedeni tam olarak bilinmeyen bütün vücutta ağrılara, kaslarda, tendonlarda hassasiyet ve tutukluğa sebep olan bir hastalık. Fibromiyalji hastalarının uykuları dinlendirici değildir, kaç saat uyurlarsa uyusunlar yorgun uyanırlar. Genelde depresyon, anksiyete ve bağırsak hareketlerinde rahatsızlık şikayetleri vardır. Sürekli vücutta yer değiştiren ağrı ciddi bir yanma hissi gibi de gösterebilir kendini. Eskiden fibromiyalji hakkında yeteri kadar bilgi yokken bu hastalık fibrositisle karıştırılmış, fakat incelemelerden sonra fibromiyalji hastalarının kaslarında iltihabi bir durum olmadığı anlaşılmış. Fibromiyalji bugün sağlık için ciddi bir tehditken fibrositis ağrıdan başka bir soruna sebebiyet vermeyen bir durum. Fibromiyaljinin tamamen tedavi edilmesi mümkün değil; fakat hasta alternatif terapi yöntemleriyle şikayetlerini minimuma indirebilir. Hastalar kaslardaki stresi düşürdükleri noktada daha rahat uyuyacaklardır. Bu nedenle fibromiyalji hastalarının düzenli olarak masaj almaları ve egzersiz yapmaları tavsiye edilir. Semptomların azalmasında hastanın ruh hali büyük önem taşır, hasta ne kadar az strese maruz kalırsa o kadar rahat eder.

Fibromiyalji hemen her yaştan kişilerde görülebilir ama 25 - 40 yaş arası kadınlarda daha sık görülmektedir. Fibromiyalji hastalarının bu hastalığı kabul edip hayatlarını one göre düzenlemeleri ve hayatlarında mutlaka masaja yer açmaları gerekir.

Belki bir hastalık değil ama hepimiz fibrositisten şikayet ediyoruz. Şikayet etmek yerine kendiniz için birşeyler yapmaya ne dersiniz? Kaliteli bir masajın çözemeyeceği bir durum olmadığını unutmayın :)

8 Aralık 2009 Salı

Bedeninizi sevin

Mükemmel bir mekanizma vücudumuz. Sadece oturup televizyon izlerken bile milyonlarca küçük hücre çalışıyor bizim için aynı anda. Koltuktan kalkıp su içmeye mutfağa gitmek, kitap okumak, yemek yemek, dans etmek ya da gün içerisinde otomatik olarak yaptığımız bütün eylemler için içerde o birbirinden güzel milyonlarca hücrenin birbirleriyle uyum içerisinde hareket etmesine ihtiyacımız var.

Bu mükemmel işleyen mekanizmaya ne sıklıkta teşekkür ediyorsunuz? Bu birbirinden güzel hücrelere ne sıklıkta onları sevdiğinizi söylüyorsunuz? Yoksa onlar sadece hastalandığınızda mı aklınıza geliyor? Yoksa en sık tekrarladığınız cümleler "vücudumu sevmiyorum, kollarım kalın, göbeğim çok büyük, çok kilo aldım" mı? Yoksa siz de her fırsatta vücudunuzu nasıl değiştirebileceğinizi düşünenlerden misiniz? Oysa düşünceler hayatımıza şekil verdiği gibi bedenimize de şekil veriyor. Bütün hücreleriniz siz ne derseniz onu yapıyor, siz onlar hakkında ne düşünürseniz onu yaratıyor. O yüzden kilo vermeye kafamızı taktığımızda daha çok kilo alıyor, bir hastalıktan korktuğumuzda onu kendimize çekiyoruz.

Bedenlerinizi sevin, onlara tekrar tekrar teşekkür edin sizin için sarfettikleri bütün efor için. Her gece yatağa girdiğinizde o güzel hücrelerinize onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin ve o günü güzelce geçirmenizi sağladıkları için onlara şükranlarınızı sunun. Emin olun sadece bu küçük egzersizle bile kendinizi çok daha neşeli, mutlu hissedeceksiniz. Aynanın karşısına geçin ve ne kadar güzel olduğunuza bakın; kendinize ne kadar güzel olduğunuzu görmek için izin verin. Dergilerdeki, dizilerdeki insanlara benzemiyorsanız rönesans dönemi tablolarına bakın. Unutmayın güzellik bakanın gözündedir, önemli olan ne pahasına olursa olsun sıfır beden olmak değil, sağlıklı olmaktır. Bedeninizi şımartın; temiz havada yürüyüş yapın ki ciğerlerinize daha fazla oksijen alın, size uygun sporu bulun ve onu hayatınızın bir parçası haline getirin, güzel ılık banyolar hazırlayın kendinize, masaja gidin. Bedeninizi mutlu eden ne varsa onu yapın. Bedeniniz her an sizinle konuşuyor, onu dinleyin.

Unutmayın hücreleriniz mutlu olurlarsa sizi de mutlu ederler; gerçek sağlık ruhla beden uyum içinde olduğunda başlıyor. Biz sadece ruhtan ibaret değiliz, burda bedenlerimizle varız. O halde ruhunuza gösterdiğiniz özeni lütfen bedenlerinize de gösterin, hafiflediğinizi hissedeceksiniz :)

7 Aralık 2009 Pazartesi

Stresi masajla yenin

Stres dış dünyadan bize uygulanan baskıya verdiğimiz cevapla ortaya çıkan fiziksel ve duygusal gerginliktir. İnsanın hayatını devam ettirebilmesi, vücudundaki sistemlerin faaliyetlerine devam edebilmesi için biraz stresin varlığı gereklidir fakat iş kontrolden çıkınca stres kişiye ciddi anlamda zarar verir.
Hiç kuşkusuz binlerce yıl önce mağaralarda yaşayan atalarımızın bizimkinden farklı sorunları vardı. Kurdaki hareketler, piyasalardaki durgunluk, doğalgaz zamları, trafik, ev kirası, okul taksitleri, ofiste yaşanan problemler gibi sorunları olmasa da atalarımızın da vahşi doğadaki zor yaşam koşulları, sivri dişli yırtıcılar gibi yaşamsal sorunları vardı. Yırtıcı hayvanlara karşı hayatta kalabilmek için dövüşmek ya da kaçmak gibi ani tepkiler göstermeleri gerekiyordu. Bu nedenle insan bedeni ani stresli durumlarda dövüşebilmek ya da kaçabilmek için bir mekanizma geliştirdi.
Stresli bir durumla karşılaştığımızda kalp atışlarımız hızlanır, beyne ve kaslara pompalanan kan miktarı %400 artar, hazım durur ki vücut oraya harcadığı enerjiyi dövüşmeye harcayabilsin, kaslardaki gerilim artar ve kaslara daha fazla oksijen verebilmek için nefes alışları hızlanır. Burda amaç tamamen vücudu kavgaya hazırlamaktır. Bu belki bugün saldırıya uğradığımızda ya da doğal felaketlerde işimize yarayan bir durum ama modern dünyada sorunlarımız dövüşerek ya da kaçarak ortadan kaybolmuyor. Salgılanan stres hormonuysa vücudumuzda gezinmeye devam ediyor.
Artık elimizde stresin zararlarına dair bir çok araştırma var. Doktorlar yaşadığımız birçok rahatsızlığın stres kökenli olduğunu söylüyorlar;
  • Stres kronik yorgunluk, hazımsızlık, baş ve bel ağrılarına yol açabilir;
  • Stres enfeksiyonlarla mücadele eden kan hücrelerimizi etkiler, bağışıklık sistemizi zayıflatır ve vücudu hastalıklara daha açık hale getirir;
  • Devamlı strese maruz kalmak yüksek tansiyona ve beyin kanamalarına yol açabilir;
  • Kalp krizi riskini artırır;
  • İçki, sigara, uyuşturucu gibi bağımlılık yaratan maddelerin kullanımını artırır;
  • Cinsel isteksizliğe ve orgazm olamama sorunlarına yol açabilir;
  • Yeme bozukluklarına yol açabilir.

Elbette ki herkesin stresi tolere edebilme kapasitesi farklı. Birisi için oldukça stresli olan bir durum bir başkası için olmayabilir. Bu nedenle ideal olanı kişinin kendisini gözlemleyerek kendi stres seviyesini kontrol altına almasıdır. Stresin en yaygın zihinsel belirtileri gerilim, rahatsızlık, konsantrasyon bozukluğu, geçmeyen yorgunluk hissi ve uykusuzluktur. En yaygın fiziksel semptomları ise ağız kuruluğu, kalp atışlarında hızlanma, nefes alıp vermede güçlük, mide rahatsızlıkları, sık idrara çıkma, avuçların terlemesi, ağrıyan ve titreyen gergin kaslar. Kişi kendisinde bu semptomları görmeye başladığında stres seviyesini azaltacak aktivitelere yönelmelidir. Bu müzik dinlemek, sinemaya gitmek, resim yapmak, yürüyüş yapmak, spor yapmak, arkadaşlarla buluşmak gibi aklınıza gelebilecek her türlü aktivite olabilir.

Stresi azaltmanın oldukça etkili bir diğer yönetimi de masaj yaptırmak. Masajın sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı bir etkisi vardır. Kişiyi sakinleştirir ve stresten uzaklaştırır. Bütün gün kaslarımızda taşıdığımız gerginliği çözer ve kasların daha fazla kanla ve oksijenle beslenmesini sağlar. Biz uykuya geçtiğimiz zaman bile kaslarımız belirli bir gerilimi taşımaya devam ederler. Kasların tamamen serbest bırakıldığı, bütün gerilimin vücudu terk ettiği sadece iki durum vardır; masaj ve hipnoz. Bu nedenle duygusal ve fiziksel sağlığınızın düzelmesi ve korunması için lütfen düzenli olarak masaj yaptırın ya da klinik bir hipnoterapistle çalışın ve gevşeyin.