25 Ağustos 2011 Perşembe

Egom ve ben elele



Gecen hafta tatile ciktik dondugumuzden beri ustumuzden atamadigimiz yorgunluktan kurtulmak icin. Bunun icin de gidilebilecek en guzel yeri sectik, Hizir Kamp. Telefonlarin cekmedigi, televizyonun olmadigi, araba kullanmadigimiz, mis kokulu, temiz havali, her yaz kacip Istanbul'un hoyratca actigi yaralari sarsin diye kendimizi kollarina biraktigimiz uzaktaki evimiz Hizir Kamp.

Bu sefer sadece uc gun gecirebildik orada, ama o uc gun herhangi bir yerde gecirdigimiz uc haftaya bedeldi cunku Kaz Daglari'nda zaman duruyor. Ilik bir esinti esliginde yapilan sabah yogasi, dere kenarinda okunan kitaplar, suyun dibini gorebildigimiz, icilecek kadar berrak, uzerine yapraklar dusmus derede baliklarla beraber yuzmek, acik havada agaclarin altinda sevdicekle uyumak, gece gozlerini kaparken son ve sabah uyandiginda ilk gordugun seyin bir agac olmasi yine ne kadar sansli oldugumuzu ve yasamin ne kadar buyulu oldugunu gosterdi bir kez daha. Bir kez daha sukrettim burda aldigimiz her nefes icin.

Buz gibi derede agaclarin arasinda yuzerken seneler icinde ne kadar yol aldigimi dusundum. Hayatimi etkileyen en onemli olaylarin bir sekilde hep icinde olan bu ozel mekanda zihnim uctu gitti ve birbiri ardina gozumun onune gelen kareler ne kadar cok degistigimi gosterdi bana. Insanlik icin kucuk ama benim icin buyuk olan adimlar.

Herkesin digeri hakkinda bir fikri var. Digerini yeteri kadar tanimasa da onu icine oturtmaya calistigi bir kalip, ondan bekledigi belirli tepkiler var. Ornegin yoga dersleri verdigim, birkac workshop a katildigim icin benim aydinlanmis olmami bekliyorlar. Birseyin beni uzdugunu ya da ofkelendirdigini gorunce de aydinlanmadigimi farkedip hayalkirikligina ugradiklari gibi bana da "olmadigimi" ifade edecek laflar ediyorlar. Guluyorum, eski ben ofkelenirdi ama simdiki ben guluyor. Aydinlanmamis olabilirim ama sakinlestigim kesin :) Egomun hassas noktalarinin farkindayim, yillardir onu anlamak icin verdigim cabalar meyvelerini verdi. Artik kendisini cok iyi tanidigim icin nerde ciglik cigliga bagiracak bildigimden onu sakinlestirmenin, ehlilestirmenin yollarini buldum. Onu yok sayamam, o benim bir parcam. O yokmus gibi davrandigimda iyice kendini kaybedip zayif dustugum an saldiriyor bana. Ona sarilip, onun varligini kabul edip kendisine farkli birsey denemek istedigimi soyledigimde ciddiye alinan bir cocuk gibi sakinlesip susuyor bir kenarda. Sahi nedir herkesi bu kadar pesin fikirli olmaya iten? Aydinlanmak o kadar kolaydi madem neden hepimiz burdayiz? Samadhi ye ermek icin on senelik yoga deneyimi yeterli olsaydi Hindistan'in nufusu ciddi oranda duserdi. Neden iki ruhsal calismaya giden birinin hemen hayatindaki butun problemleri cozmesini bekliyoruz. Herkesin dolabinda sihirli bir degnek var da bir benimkinde mi yok? Spirituel piyango birilerine cikti da bize amorti mi kaldi?

Kendini degisime adamis birinin degismeme sansi yok. Sistem isteyen herkesin yardimina kosar. Degismek isteyen degisir. Bazisi sicrayarak daha az adimda ulasir gitmek istedigi yere, bazisi kaplumbaga adimlariyla yavas yavas. Bize dusmez yargilamak. Kimse kimseden ustun degil. Hep beraber ayni yerdeyiz, ayni havayi soluyoruz, ayni enerjiden etkileniyoruz. Birakalim artik birbirimizi elestirmeyi, yuruyelim kendi yolumuzda ve kendimize bakalim. Bir kere de karisimizdakinin pozitif yonlerine odaklanalim hep eksigi, yanlisi gormeye calismak yerine.

Degisiyorum, Haziran basindaki Labirent'te yakaladigim farkindalikla soyluyorum; icim rahat cunku elimden gelenin en iyisini yapiyorum ve biliyorum ki herkes de o an icin elinden gelenin en iyisini yapiyor. Bu sizin icin yeterli olmayabilir ama bu da sizin sorununuz, herkes kendi egosundan sorumlu;)

2 Ağustos 2011 Salı

Suyun altinda yoga


Bu haftasonu Bodrum'da dalistaydik. Mayis sonu Kas'ta brovemizi adiktan sonraki ilk dalisimizdi bu. Suyun altinda olmak, baliklarla beraber yuzmek, yeni seyler kesfetmek cok keyifliydi. Egitimden sonraki ilk dalisimiz oldugu ve yeni insanlarla daldigimiz icin biraz heyecanliydik gidis yolunda, teknede ekipmani kusanmaya basladigimiz an heyecan yerini coskuya birakti. Megersem sevdaliymisiz suyun altina. Suyun ustu degil altiymis olmak istedigimiz yer.

Yoga kalp atis ve nefes alma hizini yavaslattigi icin suyun altinda tuketilen hava miktari da azaliyor. Bu da suyun altinda daha fazla kalma sansi yarattigindan dalicilar icin onemli bir degisken. Biz de duzenli yoga yapiyor olmanin faydalarini gorduk. Hava kaynagimiz planlanandan cok daha uzun dayandigi icin suyun altinda hic planlamadigimiz bir aktivitenin icinde bulduk kendimizi; su alti yogasi. Bir yanda suyun icinde olmanin verdigi hafiflik hissi, bir yanda dalis ekipmanin yarattigi agirlik ve yine dengede kalma. Cesit cesit one egilmeden sonra bizi en cok zorlayan sey dhanurasana-yay hareketiydi. Sirtimizdaki ekipmana ragmen ayak bileklerini yakalayip sudaki akintiya gore saga sola salinmak cok ilginc bir deneyimdi. Suyun altinda konusmadan isaretlerle hareketleri tarif etmek ve puf noktalari gostermekse baska bir uzmanlik alaniymis. Bir sure sonra adapte olduk ve belimizdeki agirlik kemerini, sirtimizdaki tupu unutup yoganin donusturucu etkisine teslim ettik kendimizi.

20 dakikalik kisa seansimizin en can alici noktasiysa yarim lotusta suyun icinde suzulerek yaptigimiz meditasyondu. Asana pratigini takiben derslerde yaptigimiz derin gevsemelerde ya da evde kendi basimiza uyguladigimiz meditasyon seanslarinda yaratmaya calistigimiz ortamin icindeydik zaten. Sadece nefesimizin sesi, ve suyun icinde asili kalma hissi. Gozleri kapamaya da gerek yok cunku tek gordugumuz derin bir mavi ve arada sirada yanimizdan gecen merakli baliklar. Belki de hayatimda kendimi en cok ozgur hissettigim an oydu. Sadece ben ve deniz. Hicbirsey dusunmeden sadece nefes alip verdigim, zamansiz, mekansiz o "an"da asili kaldigim, bedenimden gectigim buyulu bir varolus hali. Kelime dagarcigimdaki hic bir kelimeyle, kavramla aciklayamayacagim hisler. Gozumu her kapadigimda beni tekrar icine alan ve hep orda oldugunu bildigim sukunet. Bu sabah evde ujjayi nefesi yaparken yine kendimi orda, denizin altinda buldum. Biliyorum ki denizin altinda gecirdigim o 20 dakikadan sonra asana ve pranayama pratigim de dalis maceram da sonsuza kadar degisti.

Yoganin hayatimin her alaninda bir yolunu bulup ortaya cikmasini cok seviyorum. Her gecen gun bunu daha iyi anliyorum; yoga hayatin ta kendisi, ne daha fazla ne daha eksik.