29 Haziran 2011 Çarşamba

Aydinlanma mi dediniz?


Bu sabah ilk dersim 6.45'de basladi ve 8'de bitti. 10'daki ikinci dersime kadar Kalamis sahilde yurudum ve Bhagavadgita'dan bolumler okudum. Krisna'nin Prens Arjuna'ya aydinlanmak icin yoga yolunun takip edilmesi gerektigi, bunun icin de sankalpalar yani dunyevi dusuncelerden dogan arzularin birakilmasi gerektigini soyledigi bolumde yine icimden bir itiraz yukseldi :) Oyle her bilgiyi oldugu gibi alamam, illa kendi suzgecimden gecirmem lazim ya, burda da basladi yine tartisma.

Hindistan'da Godavari nehri'nin dogdugu kaynaga dogru tirmanirken yol ustunde agaclarin altinda ya da kucuk magaralarda oturmus sadhular gormustuk. Hic kipirdamadan butun zamanlarini orda meditasyon yaparak geciren, butun bedenlerini, yuzlerini bir tulle sarmis, dis dunyayla baglarini koparmis, aydinlanma pesindeki insanlar. Dis uyaranlar ortadan kayboldugunda tamamen iclerine ve yaradana donen, yuksek bilincle bir olma yolunda yuruyen insanlar. Ne aileleri var ne dostlari, butun hayatlari ormanda geciyor. Onlar icin en buyuk odul de meditasyonlari esnasinda yakaladiklari birlik duygusu. Tek amaclari var bu birlige tam olarak ulasip bedenlerini terketmek. Yanlarindan gecerken onlarin o dag basindaki sessiz, sakin yasantilariyla bizim Istanbul'daki gurultulu yasantilarimizin farkli ve ayni yonlerini dusundum.

Onceleri bir insanin kendini daga kapatip butun gunu sessiz gecirmesini anlayamiyordum. Sessizligin, duyularin tamamen iceri donmesinin gucunu sonradan kesfettim. O nedenle onlari anliyorum, aldiklari hazzi da tahmin edebiliyorum. Derdim onlarla degil. Derdim aydinlanmanin tek yolunun tum dunyevi zevklerden vazgecilmesi oldugunu, sevismenin sadece cocuk yapmak icin oldugunu, alkolden kesinlikle uzak kalinmasi gerektigini savunan yasakci zihniyetle.

Simdi gozunuzun onune bir Tanri bilinci getirin; 4 yasindaki cocugu bir lunaparka goturuyor. Ona diyor ki annene geri donebilmenin tek yolu burdaki oyuncaklarla oynamamak, aletlere binmemek. Cocuk ya cok keyifli zaman gecirecek ama annesini bir daha goremeyecek ya da lunaparkin icinden kos kos cikip annesine gidecek. Neden ikisinden birini secmesi gerektigini sordugunda da Tanri ona "cunku anneni gormen icin buyumen lazim" diyor. Cocuk da cocuk iste, eglenmek istiyor. Daliyor lunaparka ve annesini unutuyor. Unutuyor ama anne ozlemi hic bitmiyor, sadece neyi ozledigini bilmeden dolasip duruyor. Bize soylenen bu, dunyevi zevklerden cek elini etegini, kos anneye, ha yol biraz uzun ama yorulmadan kosarsan yetisirsin.

Bir de soyle bir Tanri bilinci dusunun; ayni cocugu lunaparka goturuyor. Diyor ki "Ben senin annenim, butun lunaparki seninle dolasacagim, Istedigin alete binebilirsin ama abartmadan, tadinda birakarak. Unutma ben senin hep yanindayim." Benim hissettigim, inandigim Tanri bu iste. Bizden bekledigi herseyi gorup dokunmamamiz degil, herseyden keyif alarak, herseyi dengede yasayarak buyumemiz. Buyudugumuzde bile lunaparka gidip gulup eglenmemiz. Onunla baglantimizi, onunla zaten bir oldugumuzu unutmadan neseyle, askla eglenmemiz.

Ben belki hicbir zaman dag basinda sessiz, sedasiz bir hayat yasayamayacagim, ama o dag basindaki adam da hicbir zaman sehirde kendi sessiz ormanini yaratmayi ogrenemeyecek. Artik kendinden farkli biriymis gibi gormedigin, icinde eridigin sevdiginle guzel bir kadeh sarap icip, goz goze sevistiginde yasadigin aydinlanma hissini yasayamayacak. Arkadaslarla kahkahalarla bezeli bir sohbetin yarattigi yukselme hissini tadamayacak. Iki yoga dersi arasi kedilerinle sarmas dolas uyumanin hazzini bilemeyecek. Yegeninin ilk adimlarini gordugundeki coskuyu anlamlandiramayacak. Butun bunlari yasarken buyumek istiyorum. Butun bunlarin bize sunulmasinin da bir sebebi olmali ve bu sebep bunlari geride birakip cekip gidebilmeyi ogrenmek olmamali. Herseyi yasamak ve dengede kalmak. Hep neseye, mutluluga, sevgiye dogru adimlar atmak. Bence asil maharet hayat bizi cekistirip dururken her koseden sevgide kalabilmek ve kahkahalarla gulebilmek. Attigimiz her kahkaha bizi Tanri'ya daha fazla yaklastiriyor.

Elimizdekiyle mutlu olmali ama elimizden alindiginda da kendimizi kahretmeyecek kadar bagimsiz olmaliyiz. Sahip olduklarimiz icin sukretmeli, ama giden gittiginde de yikilmamaliyiz. Yine dengede, hep dengede, neseyle, askla yurumeliyiz bu yolda. Biz gibi, olmasi gerektigi gibi, gulerek, severek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder