13 Şubat 2012 Pazartesi

Yolu Sevgiden Gecenlere


Dergi Bursa'da cikan yazim... Fotograf icin sevgili Teoman Unal'a tesekkurler...

Bakis acisi aslinda hayati nasil yasadigimizi belirleyen. Belki cok klise ama yarisi dolu bir bardaga bakip yarisini bos gormek de mumkun. Ayni sekilde cevremize bakip mucizelere tanik olmak da siradanligin icinde kaybolmak da secenekler arasinda. Hayata karsi durusumuz hayatimizin sinirlarini cizen.

Varolusumuzun basli basina sihir olduguna inananlardanim. Bir kismi bilimle aciklanabilen bir sihir. Dunyanin kendi etrafinda donmesi de, bir bebegin dogmasi da, denizde dalgalarin olmasi da bilim tarafindan kolayca aciklanabilen olgular. Bu yine de gun batimindaki kizilligin sarhos edici etkisini, yeni dogmus bir bebegin masum uykusunun mesgul zihinlerdeki sessizlestirici etkisini ya da dalgalarin kiyiya vurdugunda cikardiklari sesin nefes kesici oldugu gercegini degistirmiyor. Aciklayabilmek butun bunlari daha az sihirli kilmiyor. Butun bunlari gorup gecmek de bir secenek, gordugu herseyde Tanri'nin varligini hissetmek ve sukretmek de bir secenek.

Yoga egitimimin devami icin bir kez daha geldigim Hindistan'da kafamda bu dusuncelerle seyahat ettigim uc haftanin sonunda solugu asramda aldim. Bu binbir renkle, farkli dinlerle ve dillerle bezeli kocaman ulkede ucu bucagi olmayan duygularda gezindim. Olani oldugu gibi kabul etme dusturuyla ciktigim yolda asik oldum bir kez daha bu topraklara, insanlara. Farkettim ki aska tutulasi varsa insanin nerde ne yaptigi onemli degil. Ask icinde yuruyunce gordugumuz hersey guzel, hersey sihirli. Ask varsa gerisi teferruat.

Iste Bhakti Yoga tam da bundan bahsediyor. Bhakti adanmislik demek, bhakti Tanri'ya ve Tanri'ya dair herseye derin bir sevgi ve baglilik duymak demek. Bhakti yoga hissettigimiz butun duygulari sevgide harmanlayip Tanri'ya yonlendirmeyi salik veriyor. Bu yolla yasadigimiz o ayrilik hissini ve egoizmi ortadan kaldirmayi amacliyor. Bireyi zihin oyunlarindan arindirip evrensel bilincle, Tanri bilinciyle dolduruyor. Dinlerden, dillerden, irklardan bagimsiz hepimizin bir oldugu, ayni Tanri'nin farkli suretleri oldugumuz bilincini yerlestiriyor. Kosulsuz teslimiyetten bahsediyor, egonun ve bireyselligin Tanri'ya teslim edilmesinden. Kosulsuz teslimiyet beraberinde kosulsuz kabulu getiriyor. Once kendimizi, sonra cevremizdekileri yargilamadan, siniflara, kaliplara koymadan olduklari gibi kabul etmek kosulsuz teslimiyetin bir parcasi. Tanri'ya kosulsuz teslimiyet butun yoga felsefelerinin en onemli unsurlarindan biri. Olan herseyin Tanri'nin iradesinde oldugunun ve her ne olursa olsun guvende oldugumuzun kabulu.

Ilk defa Guney Hindistan'da ortaya cikan bahkti yoga felsefesi toplumu siniflara bolen, ayristiran kast sistemine karsi cikarak, kati kurallarla belirlenen dini rituellere karsilik edebiyat, muzik ve dansla orulu yeni bir ibadet yontemiyle Hindistan'daki spirituellige yeni bir anlayis getirmis. En populer ibadet yontemlerinden biri de en kaba tanimiyla Tanri'nin ovuldugu, Tanri'ya sukredilen sarkilar olan kirtanlarin soylenmesi. Zaman icerisinde bhakti yoga Hindu tanrilarindan Krisna'nin takipcileri arasinda gittikce populer hale gelerek kuzeye dogru yayilarak butun ulkeyi etkisi altina almis. Unlu yogik metin Bhagavad Gita'da Lord Krisna'nin prens Arjun'a aydinlanma yolunda tavsiye ettigi en onemli yontemlerden biri bhakti yoga. Lord Krisna diyor ki "Butun varliklarin iyiligini dusunen, kalplerini bana adayan herkesi tekrarlayan olum ve dogum dongusunden kurtaracagim." Reenkarnasyona inanan bir kulturde bu donguden kurtulmak tekamul etmek anlamina geliyor. Bu sadece Bhagavad Gita'nin mesaji degil, butun dinler sevgiden bahsediyor, Tanri'ya ve birbirimize karsi duydugumuz sevgiden. Aydinlanma yolunda atilacak en buyuk adim sevgi.

Evrendeki her varlik Tanri'nin tezahuru degil mi, hepimiz Tanri'nin nefesi degil miyiz, hepimiz ayni kaynaktan akan damlalar degil miyiz, hepimiz ayni yerden geldik ve ayni yere donmeyecek miyiz? O zaman nedir alip veremedigimiz birbirimizle, neyi paylasamiyoruz ki? Neden yaradilani sevemiyoruz yaradandan oturu? Ormandaki agac da, havadaki kus da, denizdeki balik da, kapi komsumuz da, okyanusun otesindeki balikci da ayni, yok birbirimizden farkimiz. Olanlari, kisileri iyi ya da kotu diye etiketlemeden oldugu gibi kabul etsek ve kendimizi teslim etsek kosulsuzca akisa, Tanri'ya. Acsak kalbimizi ve bassak bagrimiza etrafimizdakileri. Butun duygularimiz erise bir kapta ve sevgi olarak aksa karsimizdakine. Sevgi frekansinda yaratima gecsek. Dusuncelerimiz sevgi odakli olsa, titresimimiz yukselse ve kendimize yarattigimiz gerceklik de buna paralel olarak hep pozitif, hep sevgi cercevesinde olsa hayat daha farkli olmaz miydi? Swami Satyananda'nin dedigi gibi "Butun dunya Tanri'nin gorkemiyle bezenmis. Aziz de gunahkar da, erdemli de zalim de, insan da hayvan da, iyi de kotu de Tanri'nin farkli sekillerdeki tezahuru. O halde zihin bunlara karsi nasil ilahi olmayan bir sekilde durabilir ki?"

Tek ihtiyacimiz olan sevgi. Sevgi bizi dengede tutacak olan, sevgi bizi hissettigimiz yalnizlik hissinden kurtaracak olan, sevgi karsimizdakinde olumsuzu degil olumluyu gormemizi saglayacak olan, sevgi butun yaralarimizi saracak olan. Sevgi dusuncelerimizi donusturecek once, sonra da hayatimizi. Dilimiz, dinimiz, inancimiz, ten rengimiz farkli olsa ne farkeder. Sevgide kaldigimiz surece Tanri'yi gorecegiz baktigimiz her yerde. Birbirimizi severek baslayacak bu yolculuk. Sevgi yaklastiracak bizi birbirimize ve Tanri'ya. Tek ihtiyacimiz bir tutam kosulsuz sevgi. O zaman damlalar birlesip okyanus olacak.

1 yorum:

  1. Güzel insan, özgürü tanımak ne hoş oldu:)Bloğundaki yazılarının hepsini okumaya başladım.Yine yolumu aydınlatacak güzel insanların, hayatıma girdiği için Şükran duyuyorum.

    YanıtlaSil